> Engeloji

Translate

26 Kasım 2017 Pazar

BEKLENEN TEKERLEKLİ SANDALYE


Teknoloji ilerledikçe engelliler içinde hayat kolaylaşıyor. Yürüyemeyenler için tekerlekli sandalyelerin pek çok çeşidi yapılıyor. Manueli, akülüsü, hatta elektriklisi... Şimdi bunlara bir yenisi ekleniyor. "Laddroller" adı verilen tekerlekli sandalyenin en büyük özelliği ise engelliyi ayağa kaldırabilmesi... Laddroller, Yunan Mimar Dimitrios Petrotos tarafından tasarlandı. Bu sandalyeyi medikal alanında çalışan bir uzman değil de bir mimarın yapması da oldukça ilginç...

Laddrollerin ortaya çıkma hikayesi şöyle: Engelli bir müşterisi, Mimar Dimitrios Petrotos'a kendisi için tekerlekli sandalye ile kolayca dolaşabileceği bir ev tasarlamasını ister. Mimar, evi tasarlarken tekerlekli sandalye kullananların evlerinde yaşadıkları zorlukları görür, sorunları tespit eder. Bunun üzerine bazı engelleri aşabilecek ve gerektiği durumlarda yükselebilme özelliği olan bir sandalye yapmaya karar verir. Bu projesini gerçekleştirmek için bir ekip kurar ve çalışmalara başlar.

Dimitrios Petrotos'un kurduğu ekip proje üzerinde birkaç yıl çalışarak projeyi tamamlar. Yaptıkları sandalyenin bir versiyonunu da piyasaya sürerler. Ancak, laddroller henüz prototip aşamasında ve çalışmaları halen devam ediyor. 2020 yılında seri üretiminin yapılması ve dünyada satışa sunulması planlanıyor. Laddroller, Paralimpik Oyunları olan Cybathlon'da yer almış. Şimdi Dimitrios Petrotos, laddroller'in 2020 yılında Zürih'te gerçekleştirilecek 2. Cybathlon'da da yer almasını istiyor.


Laddroller, motorlu bir tekerlekli sandalye... Çekiş özelliğine sahip, ön taraftakileri daha büyük olmak üzere dört tekerleğe sahip... Oturulan yerin yükselmesini sağlayan pistonlu bir mekanizması var. Böylece ayakta durma pozisyonuna geçebiliyor. Tüm parçaları da sökülüp takılabiliyor. Laddroller, ayağa kalkma özelliği sayesinde engellilere evlerinde olduğu kadar dışarıda da faydalı olacak. Büyük tekerlekleri sayesinde kaldırım ve tümsekler daha kolay aşılacak. Parçalarının takılıp sökülebilmesi arabanın bagajına koyma ve taşınma açısından büyük kolaylık sağlayacak.

Tekerlekli sandalye olumsuz bir klişe gibi görülse de kullananlar için özgürlük ve hareket demektir. Yürüyemediği için yatağa bağımlı olacak kişiler tekerlekli sandalye sayesinde rahatlıkla gezip dolaşabilirler. Mimari engeller olmazsa her yere gidebilirler. Ancak tekerlekli sandalyelerin hareket yeteneği bir yere kadardır. Kişiye özel olarak tasarlansa bile hareketleri oldukça sınırlıdır. Sadece belli bir oturma pozisyonunda kullanılabilirler. ATM'lere, kapalı kapılara, yüksek yerlere ulaşmak zordur.

Görülüyor ki laddroller sayesinde tekerlekli sandalye kullananların günlük yaşantısı oldukça kolaylaşacak. Bugüne kadar nasıl düşünülmedi, neden yapılmadı anlamak zor. Oysa çok büyük bir ihtiyaç olduğu ortada... 2020 yılında piyasaya sürüleceği söyleniyor. Ancak bu kadar beklenmemeli... Bir an önce tamamlanıp, tüm dünyaya satışı yapılmalı. Tekerlekli sandalyede hayatını sürdürenler bir an önce bunu kullanabilmeli ve hayatları daha kolaylaşmalı...   


ALİYE YÜCEL

19 Kasım 2017 Pazar

BRAILLE MATEMATİK KILAVUZU


Milli Eğitim Bakanlığı tarafından görme engellilerin eğitimi için matematik kılavuzu hazırlandı. Türkiye'de ilk defa hazırlanan "Braille Matematik Kılavuzu" öğrenciler için değil onlara ders veren öğretmenler için... Bu kılavuz sayesinde öğretmenler matematik derslerini daha rahat anlatabilecekler. Böylece görme engelli ya da az gören öğrenciler de matematik dersini daha kolay  anlayacak ve öğrenecekler.

Ülkemizde Braille matematik sisteminin tam anlamıyla bilinmemesi ve standart olmaması eğitimi zorlaştırıyor. Görme engelliler öğretmenleri bugüne kadar kendi geliştirdiği yöntemler ve yabancı dilden çevrilen Braille Alfabesi kitaplarıyla ders veriyorlardı. Ancak bu yeterli olmuyordu. Bu nedenle bakanlık harekete geçti ve görme engellilerin matematik öğrenimindeki zorlukların aşılması için 4 bölümden oluşan Braille Matematik Kılavuzu'nu hazırlattı.

Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü kılavuz için; geçtiğimiz yıl bir çalıştay düzenledi. Çalıştaya, Braille matematik konusunda çalışan araştırmacılar ve uzmanlar, görme engelliler okullarında çalışan matematik ve özel eğitim öğretmenlerinden oluşan; İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya ve Eskişehir'den gelen bir çalışma gurubu katıldı. Bu çalışma sonucu Braille Matematik Kılavuzu ortaya çıktı.


Kılavuzda, 1. sınıftan 8. sınıfa kadar matematik derslerinin Braille yazılımları, örnek sorular ve çözümlerle aktarılıyor. Matematik dersinde tüm işlemlerin yapılmasını sağlayan defter gibi kullanılan küptaş kasa ve kullanımı ayrıntısıyla yer alıyor. Matematik terim ve sembolleri, bu sembollerin nasıl kullanılacağı anlatılıyor. Geometrinin temel konuları, sıcaklık ölçüleri, para birimleri, tam, üslü ve köklü sayılar, cebirsel ifadeler soru çözümleri bulunuyor. Ayrıca; matematik dersini eğlenceli hale getirip sevdiren; katamino, şekilmetri, tangram, Can Ali ile dört işlem, gooblet, satranç ve domino gibi çeşitli zeka oyunları da yer alıyor.
 
Görme engellilerin matematik öğrenmesi gören kişilere göre daha farklı yöntemlerle olduğunu tahmin etmek zor değil. Görme engelliler, hesap makineleri yerine konuşan hesap makineleri, kağıt ve kalem ile işlem yapmak yerine hafızalarını ve abaküs kullanırlar. Matematik görme engelliler için zor bir ders gibi görülebilir. Görme engelli öğrenciler matematik dersi verecek öğretmenler ve yardımcı olmak isteyen veliler zorluk çekebilirler. Ancak gerekli yöntem ve eğitim uygulanırsa onlar da kolayca öğrenebilir ve çok başarılı olabilirler.

Bu kılavuz görme engellilerin de herkesle eşit bir matematik eğitimi almaları adına yapılan önemli bir adım. Braille Matematik Kılavuzu, görme engelliler okullarına ve görme engelliler için çalışan sivil toplum kuruluşlarına gönderilecek. Bu kılavuz görme engellileri öğretmenlerinin başucu kaynağı olacak. Artık kılavuz sayesinde görme engelliler için de matematik çok daha kolay bir ders haline gelecek.

ALİYE YÜCEL

12 Kasım 2017 Pazar

SAĞIR KALAMADIM!


Türkiye Futbol Federasyonu işitme engellilerin oynadığı ligin adını "Turkcell Sağırlar Futbol Süper Ligi" olarak değiştirdi. Bu değişiklik İşitme Engelliler Spor Federasyonu'nun yönetim kurulu kararı ve talebi ile yapıldı. Türkiye Futbol Federasyonu bu konuyla ilgili: "Türkiye Futbol Federasyonu'nun "Türkiye Futbol Oynuyor" projesi kapsamında destek verdiği İşitme Engelliler Spor Federasyonu bünyesinde bulunan ligin adı "Turkcell Sağırlar Futbol Süper Ligi" olarak değişti" diye açıklama yaptı.
   
Önceden "İşitme Engelliler" isimlerini kullanan İşitme Engelliler Spor Federasyonu, sporcuların kendilerine "engelli" denmesini istememesi ve "sağırlar" olarak nitelendirilmesini talep etmesinden dolayı böyle bir isim değişikliğine gitmişler. Bu değişiklik futbolcuların isteği ve talebiyle yapılmış! Evet! Bu değişiklik bizzat İşitme Engelliler Spor Federasyonu ve futbolcular tarafından talep edilmiş. İnanılır gibi değil. Duyunca inanamadım. Bir an yanlış duyduğumu bile sandım.

Biz engelliler için; kör, topal, sağır, çolak, kambur gibi olumsuz sıfatların kullanılmaması için uğraşalım. İşitme Engelliler Spor Federasyonu da "işitme engellileri", "sağırlar" olarak değiştirsin. O zaman İşitme Engelliler Spor Federasyonu da adını değiştirsin ve Sağırlar Spor Federasyonu yapsın. İşitme Engelliler Spor Federasyonu, bu konu ile bir açıklama yapmış. Uzun bir açıklama. Ama tamamının yazmadan geçemeyeceğim. İşte o açıklama:


"Federasyonumuzun faaliyetleri içinde yer alan İşitme Engelliler Futbol Süper Ligi yönetim kurulu kararıyla bu sene ana sponsorumuzun da Turkcell olması sebebiyle "Turkcell Sağırlar Futbol Süper Ligi" olarak kamuoyuna lanse edilmiştir.
Ancak işitme kaybı olan bireyler için kullanılan "sağırlar" ifadesi toplumun çeşitli kesimleri tarafından yanlış algılanmış "aşağılama, küçük görme" gibi anlamları zihinlerde oluşturmuştur.
İşaret dili ve sağırlık üzerine yapılan bilimsel çalışmalarda sağır kavramı işitme kaybı olan bireyler için kullanılmakta ve bir "engel" veya "özür" olarak görülmemektedir. İşitememe durumu hem tıbbi olarak hem de sosyo-kültürel olarak tanımlanmıştır.
Sağır kavramı işaret dilini öncelikli iletişim dili olarak benimseyen ve kendilerini sağır toplumuna ait hisseden bireyler için kullanılmaktadır.
Öte yandan sağır toplumu, kendi içlerinde örgütlenen, gündelik iletişimde işaret dillerini kullanan bireylerin oluşturduğu topluluğa verilen adlandırmadır. Türkiye'nin dört bir köşesinde sağırlar federasyonu ve dernekleri içerisinde yer alan kendilerine ait ulusal ve uluslararası tiyatro gibi sanatsal etkinlikler yürüten, lisanslı sporcular yetiştiren çok zengin bir alt-kültürdür.
Düzenlenen uluslararası faaliyetlerde de "deaf" kelimesi geçer ve Türkçe karşılığı 'sağır'dır. Sağır toplumu, bu kelimeyi benimsemiş ve bu kelimeyle ilgili bir rahatsızlık söz konusu değildir.  
Kendisi de sağır olan Federasyon Başkanımız Yakup Ümit Kihtir, sağır yönetim kurulu üyelerimiz ve kulüplerimizin ortak kararıyla futbol liginde olduğu gibi diğer liglerde ve faaliyetlerde de "İşitme Engelliler" yerine "Sağırlar" ifadesinin kullanılmasına karar verilmiştir."

İşitme Engelliler Spor Federasyonu'nun yukarıdaki açıklamasını okudunuz. Açıklama çelişkilerle dolu... Kendileri de; "İşitme kaybı olan bireyler için kullanılan "sağırlar" ifadesi toplumun çeşitli kesimleri tarafından yanlış algılanmış "aşağılama, küçük görme" gibi anlamları zihinlerde oluşturmuştur" demişler. Peki o zaman bu değişiklik niye? Anlamak zor. Onlar böyle istiyorsa ben de "Bu konuya sağır kalalım" diyeceğim! Ama gönlüm el vermiyor. Çünkü bu bütün engellilere yapılan bir haksızlık...

Bu durumda; görme engelliye "kör", bedensel engellilere de "topal", "çolak" gibi ifadeler mi kullanılsın? Kavramlara takılmamak gerekir diyenler olabilir. Ancak "sağır" kelimesinin kişiyi aşağıladığını ve küçümseme amacıyla kullanıldığını bilmeyen var mı? İşitme engelli futbolcular "engelli" kelimesini neden istememişler ki? Engelli terimi, sağır kelimesinden çok daha uygun. Ayrıca, bir engele çözümler getirmeyi çağrıştırıyor. Farkındalık sağlıyor. Böylece, engellerin kalkması için bir şeyler yapılabilir ve işitme engelliler için yaşanılabilir bir hayat sağlanabilir. Yoksa sorunlara sağır kalınabilir!


 ALİYE YÜCEL 

5 Kasım 2017 Pazar

FARKLILIK GÜZELDİR


"Winnie Harlow" adını arama motoruna yazın, çıkan fotoğraflarına şöyle bir bakın. Çok ilginç bir kadınla karşı karşıya kalacaksınız. Siyah ve beyaz karışık, iki renkli bir tene sahip biriyle... İlk başta çok şaşırıyorsunuz daha sonra gözünüze güzel geliyor. Vitiligo hastalığı nedeniyle derisinde lekeler olan Winnie Harlow dünyanın en popüler modellerinden biri... 1994 doğumlu Kanadalı model, Chantelle Brown-Young ve Chantelle Winnie isimleriyle de tanınıyor.

Michael Jackson hastalığı olarak da bilinen vitiligo hastalığında derinin rengini meydana getiren hücrelerde kayıplar oluyor ve deri beyazlaşıyor. Hastalığın oluşumunda kalıtım da dahil olmak üzere pek çok faktör var. Hastalık genellikle 20 yaşından önce başlıyor. Vitiligonun seyri ve şiddeti kişiden kişiye değişiyor. Winnie Harlow'un vitiligo olduğu da 4 yaşında teşhis ediliyor ve her gün cildi pigment kaybetmeye devam ediyor.
 
Toronto'da annesiyle beraber yaşayan Winnie Harlow, çok zor bir çocukluk geçirmiş. Küçükken görünüşünden dolayı daima aşağılanmış ve dışlanmış... Onunla "inek" diye dalga geçmişler. Biz de kullanıldığı gibi çalışkanlığı nedeniyle değil de, derisindeki beyaz lekeler yüzünden... Bu yüzden büyük bir üzüntü yaşamış ve depresyona girmiş. Defalarca okul değiştirmiş. Eğitimi yarım kalmış...


Büyüdükçe güzel fiziği sayesinde kendine güveni gelen Winnie Harlow, fotoğraflarını sosyal medyada paylaşmaya başlamış. Farklı özelliği sayesinde hemen dikkat çekmiş. America's Next Top Model yarışmasına katılmış. Büyük ilgi görmüş. Moda dünyası onu kabul etmiş... Pek çok ünlü markanın yüzü olmuş ve ünlü dergilerin kapağını süslemiş... Şimdi tüm markalar onun peşinde... Hepsi onun podyuma çıkarmak istiyorlar.

Ünlü model, görünüşü nedeniyle kendisini dış dünyaya kapatmamış. O, kendisiyle barışık ve öz güveni yüksek biri... Kendini seviyor. Vücudundaki lekeleri her fırsatta çekinmeden gösteriyor. Bu konuda oldukça cesur. Çocukken hayatını zindan eden ve onu çok üzen farklılığı sonra onun için büyük şans olmuş... O bu durumdan güçlenerek çıkmış. Kusur gibi görünen durumunu kabul edip, onunla mutlu yaşamayı öğrenmiş...

Winnie Harlow, bir paylaşımında "Gerçek fark cildim değil, güzelliğimi başkalarının fikirlerinin belirlememesi gerçeği. Güzelim çünkü bunu biliyorum. Bugün (ve her gün) güzelliğinizi kutlayın" diyor. Güzellik algılarını yıkıp geçiyor. Güzel model, vitiligo hastalığı olanların sözcüsü oluyor ve onlara yardım ediyor. Farklı olup bundan dolayı kendini dışlanmış hissedenler için rol model oluyor. Farklılıkların güzellik olduğunu tüm dünyaya gösteriyor.


ALİYE YÜCEL

29 Ekim 2017 Pazar

HERKES ONU HATIRLASIN


Görme engelli ünlü bir kişi denildiğinde pek çok kişinin aklına ilk gelen isimdir Aşık Veysel. Veysel, "Dostlar beni hatırlasın" demiş. Kimler onu ne kadar hatırlıyor bilemiyoruz. Ama, ünlü arama motoru Google, onu hatırladı ve 25 Ekim günü doğduğunu belirtip, onun için özel bir Doodle yaptı. Ancak kızı Menekşe Şatıroğlu buna itiraz etti. Doğum tarihinin 25 Ekim olmasının mümkün olmadığını açıkladı. Doğum günü tam olarak hangi gündür bilinmez. Ama böylece büyük ustayı bize bir kez daha hatırlatmış oldu.

Aşık geleneğinin büyük ve son temsilcilerinden olan Aşık Veysel Şatıroğlu'nun hayat hikayesi ve başına gelenler oldukça ilginçtir. Aşık Veysel, 1894 yılında Sivas'ın Şarkışla ilçesine bağlı Sivrialan köyünde doğuyor. Doğduğu yıllarda Sivas ve çevresinde çiçek hastalığının çok yaygın olduğu biliniyor. 7 yaşında çiçek hastalığı yüzünden görme yeteneğini kaybeden Veysel, ne acıdır ki yine iki kardeşini de bu hastalık yüzünden kaybetmiştir.

Engelli kişilerin ailesinin, onların engelini aşmasındaki önemini söylemeye gerek var mı bilemiyorum? Bunun çok önemli ve değerli olduğunu Aşık Veysel'in hayatından da bir kez daha anlıyoruz. Babası gözleri görmeyen küçük Veysel'in oyalanması ve üzüntüsünü unutması için bir saz alıyor. Ona, halk ozanlarından da şiirler ezberletiyor. Veysel de o günden sonra çalıyor, söylüyor. Babası iyi ki o sazı almış ve müziğe yönlendirmiş... Böylece onu herkesin onu tanımasını sağlamış... Göremeyen oğlu için böyle bir yol düşünen babasının feraseti de hangi kelimelerle anlatılır?


Aşık Veysel'in ilginç hayat hikayesinde beni en çok etkileyen ona ihanet edip kaçan karısı için yaptığıdır. Aşık Veysel'in ilk eşi maalesef bir adama aşık oluyor. Bir gün, Aşık Veysel'i ve küçük çocuğunu da bırakıp o adamla kaçıyor. Kaçan karısının yolda ayağına bir şey vuruyor. Ayakkabısını çıkardığında da orada para olduğunu görüyor. Karısı çok şaşırıyor. Meğerse, Aşık Veysel onun kaçacağını hissedip, gittiği yerde zor durumda kalmaması için ayakkabısına o parayı koyuyor... Kaç kişi bunu yapabilir? İnsan inanamıyor. Bunu yapabilmek, zor... Çok zor...

Okuma ve yazmayı bilmeyen, üstelik görmeyen bir kişinin; hayata, insana, doğaya bakışı çok etkileyici değil mi? Görmemesi bir eksiklik olmamış. Belki de  tam tersine hayatı daha iyi anlamasına sebep olmuş... Anlamış ve bize de anlatmış... Örneğin; hayatı "iki kapılı bir han..." diyerek ne güzel anlatmış... Dünyaya bakışı öyle etkileyici ki, insan "Acaba görse bu eserleri meydana getirebilir miydi?" diye düşünmeden edemiyor. Gönül gözünün önemini bir kez daha anlıyor.
  
Aşık Veysel, hiç kuşkusuz ülkemizin yetiştirdiği önemli sanatçılardan biridir. O, sadece bir saz ustası değildir. Güzel Türkçe ve sade bir dille yazdığı şiirlerini bilmeyen, duymayan yoktur. Günümüzde de sosyal medyada sözleri ve şiirleri daima paylaşılıyor. Gençler de böylece onu tanıyorlar. O, "Dostlar beni hatırlasın" demiş. Ancak onu herkes hatırlamalı... Üstelik sadece doğum ve ölüm yıldönümlerinde değil. Daima hatırlanmalı...

ALİYE YÜCEL


22 Ekim 2017 Pazar

LCW SENSE İLE ENGELSİZ ALIŞVERİŞ


Ünlü giyim firması LC Waikiki görme engelli kişiler için çok faydalı olacak bir uygulama başlattı. "LCW Sense" adı verilen uygulama ile mağazalarda satılan ürünlerin özellikleri barkod okuma teknolojisi ile sesli olarak duyulabiliyor. Bunun için akıllı telefonların kamerası kullanılıyor. Ücretsiz olarak cep telefonlarına indirilebilecek bu uygulama ile görme engelliler giysiler hakkında çeşitli bilgileri kolaylıkla öğrenebilecekler.

LCW Sense şöyle kullanılıyor: Uygulamanın ana menüsünde, "favorilerim", "gardrobum", "bilgi", "favorilerimden kaldır", "gardrobuma ekle" gibi bölümler yer alıyor. Fiyat kartonunun ortasında ve ürünün içerisinde bulunan yıkama etiketinin kısa parçasındaki kumaşa yakın yerdeki barkoda oku butonunu tutunca telefonun kamerası aktif hale geliyor. Uygulama barkodu otomatik olarak okuyor ve ürün hakkında menüde çıkan detaylı bilgilere ulaşılıyor.

LCW Sense sayesinde giysilerin etiketlerinde yazan her türlü bilgi kolayca öğrenilebiliyor. Giysinin rengi, kumaş türü, deseni, beden ölçüsü, yıkama talimatları ve fiyatı gibi... Ürünün peşin  ve taksitli fiyatları da verilen bilgiler arasında... Çeşitli kombin oluşturma ve ayırt edebilme konularında çözümler öğrenilebiliyor. Barkodu okunan ürünler favorilere ve gardroba da eklenebiliyor. Hatta bu bilgileri paylaşmak bile mümkün.


Dünyada bir ilk olan bu uygulama görme engelliler için çok büyük kolaylık olacak. Görme engelliler bir başkasına ihtiyaç duymadan alışveriş yapabilecekler. Onlar artık "Bu kazak ne renk?", "Bu pantolonun fiyatı ne kadar?" gibi soruların cevaplarını yanındakilere sormadan öğrenebilecekler. Alışveriş yapmak çok kolay olacağı gibi, tek başına kıyafet alabilmenin mutluluğunu da yaşamış olacaklar.

Aslında bu uygulama sayesinde görme engelliler alışverişte büyük bir özgürlük yaşayacağı gibi daha sonrası için de büyük kolaylık olacak. Çünkü, yalnız yaşayan görme engelliler artık kıyafetlerinin rengini bilerek giyecek, kıyafetlerinin uyumunu kimseye sormada sağlayacaklar. Aynı zaman da çamaşır yıkamada da büyük kolaylık olacak. Uygulama ile renkliler ve beyazları kolayca ayırabilecekler.

LCW Sense gibi uygulamalara ihtiyaç var. Umarız bu çok faydalı ve kullanışlı uygulama diğer tüm markalara da örnek olur. Her giyim firması hatta diğer sektördeki firmalar da bu uygulamayı başlatır. Böylece görme engelliler alışverişlerini hiç bir yardımcıya ihtiyaç duymadan yapabilirler. Engeller kalkar, hayatları kolaylaşır. Bu önemli sosyal sorumluluk projesini düşünen ve hayata geçiren LC Waikiki Sosyal Sorumluluk Platformu Gönüllüleri'ne çok teşekkürler...
                                                    
 ALİYE YÜCEL

15 Ekim 2017 Pazar

İŞTE ŞAMPİYON


Avrupa Ampute Futbol Federasyonu (EAFF) Avrupa Şampiyonası ülkemizde yapıldı. Final maçında İngiltere'yi mağlup eden Ampute Futbol Milli Takımımız şampiyon oldu. Bu şampiyonluk çok büyük ilgi gördü. Pek çok haberi yapıldı. Her yerden tebrikler geldi. Bir çok ödül verildi. Duymayan kalmadı. Eminim millilerimizi kazandıkları şampiyonluk kadar onlara gösterilen bu ilgi de mutlu etmiştir.
   
Milli takımımızın bu başarısı asla tesadüf değildi. Çünkü, maçları çok başarılı geçti. Gruptaki ilk maçında Almanya'yı 7-0, ikinci maçında Gürcistan'ı 9-0  mağlup etti. Son maçta da İspanya'yı 4-0 yenerek çeyrek finale yükseldi. Çeyrek finalde Rusya ile karşılaştı ve uzatmalarda 2-1 galip geldi ve yarı finale yükseldi. Millilerimiz yarı finalde Polonya'yı 2-0 mağlup etti. Böylece finale yükseldi. Final maçında da İngiltere'yi 2-1 mağlup eden milli takımımız Avrupa şampiyon oldu.

Şampiyonlukta büyük katkısı olan Gazi futbolcu Osman Çakmak, Rusya maçının sonunda yayıncı kuruluştan final maçını Beşiktaş'ın stadı Vodafone Park'ta oynamak istediklerini bildirdi. Bu istek sosyal medyada da gündem oldu. Beşiktaş Kulübü, ertesi günü açıklama yaparak finale çıkmaları takdirde maçı orada yapabileceklerini açıkladı. Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak da devreye girdi. Program değişikliği konusunda talimat verdi. Sonunda final maçı Vodafone Park'ta oynandı ve böylece şampiyonluğa herkes şahit oldu.


Gel gelelim bu milli takımımızın ikinci Avrupa şampiyonluğu! Evet daha önce de şampiyon oldular. Ama kaç kişi biliyor? Pek çok kişinin bundan hiç haberi yok. Oysa ki Ampute Milli Takımımız 2015 yılında da şampiyon olmuşlardı. Pek çok kişi bu yıl ki şampiyonluğun ilk kez olduğunu düşündü. Bunda final maçının Vodafone Park'ta olması çok etkili oldu. Bu kesin... Çünkü daha önceki şampiyonluğu kimse duymamıştı. Bu kadar ses getirmemişti.

Bu konu ile ilgili olarak defalarca yazdım. Çünkü, futbolun çok büyük ilgi gördüğü ülkemizde Ampute futbolun bilinmemesi, ilginin az olması, elde edilen başarıların görülmemesi bana hep çok anlamsız geldi. Ampute Futbol Milli Takımımız bu kadar önemli başarılar yakalarken medyada yeteri kadar yer almaması ise garip bir durumdu... Neyse ki bu defa gereken ilgi ve önem veridi. Takdir edildi. Olması gereken buydu ve sonunda oldu...

Milli Takımımızın bu başarısı bir anda engelli sporuna dikkat çekti. Bedensel, görme ve işitme engelli sporcularımız pek çok başarılar kazandılar. Umarız bu günden sonra engelli sporlarına gereken önem ve ilgi verilir. Son olarak şunu yazmadan edemeyeceğim. Geçtiğimiz yıl İşitme Engelliler Erkek Milli Takımımız da İşitme Engelliler Dünya Şampiyonası'na katıldı ve dünya şampiyonu oldu. Üstelik 2012 yılında da şampiyon olmuşlardı. Yani üst üste ikinci kez şampiyon oldular. Kaç kişi biliyor? Şimdi soruyorum bu başarıların görülmesi ve takdir edilmesi için maçların Vodafone Park'ta mı yapılması gerekiyor?


ALİYE YÜCEL